12 Nisan 2021
Türk Hukukunda Ticari Davalara Genel Bakış
Zorunlu arabuluculuk, görevli ve yetkili mahkemeler, deliller, istinaf ve temyiz süreçleri, geçici koruma tedbirleri, yabancıların teminat gösterme yükümlülükleri Türk hukukunda ticari uyuşmazlıklar bakımından temel konulardır. Bu yazımızda, Türk hukukunda ticari dava ve uyuşmazlık sürecini genel bir bakış çerçevesinde değerlendireceğiz.
Zorunlu Arabuluculuk
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen Madde 5/A uyarınca, 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren, belli ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiştir. Konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında ticari uyuşmazlıklarda mahkemelere başvurmadan önce arabuluculuğa başvurma zorunluluğu getirilmiştir.
Uyuşmazlıkların zorunlu arabuluculuk kapsamında olup olmayacağı konusundaki değerlendirme, güncel yargı kararları ve uygulamalar ışığında her bir uyuşmazlık özelinde yapılmalıdır. Buna ek olarak, tarafların ihtiyari arabuluculuk yoluyla uyuşmazlıkları çözmesi de mümkündür.
Arabuluculuk süreci, Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından görevlendirilen ya da uyuşmazlık taraflarının anlaşarak seçtiği bir arabulucu tarafından yürütülür. Arabulucu, süreçte tarafsız olmakla yükümlüdür. Arabuluculuk süresi, ticari ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıklarda 6 hafta olmakla bu süre 2 hafta uzatılabilir. Arabuluculuk sürecinin anlaşamama ile son bulması halinde davanın açılması yoluna gidilebilir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Türk hukuk sisteminde, ticari uyuşmazlıklarda asliye ticaret mahkemeleri görevlidir. Asliye ticaret mahkemesinin olmadığı yerlerde ise asliye hukuk mahkemeleri bu davalara bakmakla görevli olacaktır. Mahkeme yönünden görev, tarafların yapacakları anlaşma ile değiştirilemez.
Davanın hangi yer mahkemesinde açılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (“HMK”) göre belirlenecektir. İlgili mevzuat, davanın davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edildiği yer veya uyuşmazlığın konusu gayrimenkul ise gayrimenkulün bulunduğu yerde açılması yönünde hükümler içermektedir. Uyuşmazlığın tarafları, aralarındaki uyuşmazlıklarda kesin yetki kuralı olmadıkça sözleşme ile yer yönünden yetkili mahkemeyi belirleyebilirler. Örneğin; uyuşmazlığın görülmesinde bir mahkemenin kesin yetkisi olmadığı takdirde taraflarca İstanbul mahkemelerinin yetkili kılınması kararlaştırılabilir.
Deliller
Uyuşmazlığın tarafları, kişi lehine olan bir iddiayı ispatlamakla yükümlüdür. İspat için kullanılacak araçlar ise HMK’da belirlenen delillerdir.
Ticari uyuşmazlıklarda (2021 yılı için dava konusunun 4.880-TL’den yüksek olduğu hallerde) kural olarak senetle ispat yükümlülüğü vardır. Senetle ispat yükümlülüğünün istisnaları da detaylı şekilde düzenlenmiştir. Bunlara ek olarak, taraflara yemin teklif edilmesi, tanık dinletilmesi, mahkeme tarafından atanacak bilirkişilerin raporları, tarafların sunacağı teknik ve hukuki konularda mütalaalar, mahkeme tarafından yapılacak keşifler de HMK’da delil olarak düzenlenmiştir.
Uyuşmazlık taraflarının delil sözleşmesi yapması mümkündür. Taraflar bir delil sözleşmesi ile uyuşmazlık halinde hangi vakıaların hangi deliller ile ispatlanabileceğini belirleyebilirler. Delil sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması gerekir. Delil sözleşmeleri, genelde taraflar arasında ticari ilişkiyi düzenleyen sözleşmelere madde eklenmesi suretiyle düzenlenir.
İstinaf ve Temyiz Süreçleri
Türkiye’de ticari davaların görüldüğü yerel mahkemeler; yerel mahkemelerin kararları inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararlarını inceleyen Yargıtay olmak üzere üç dereceli bir yargı sistemi vardır. Açıklanan genel akışın istisnasını oluşturan özel düzenlemeler de bulunmaktadır.
Kanunlarda yerel mahkemenin verdiği kararlara karşı istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurulamayacak bazı kesin kararlar düzenlenmiştir. Bu hallerin dışında, 2021 yılı için:
- 5.880-TL’nin altında kalan kararlarda yerel mahkemenin kararı kesindir ve Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurulamaz;
- 78.630-TL’nin altındaki kalan kararlarda Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararı kesindir ve Yargıtay’a başvurulamaz.
Geçici Hukuki Korumalar: İhtiyati Haciz ve İhtiyati Tedbir
Davacı, uyuşmazlık ile ileri sürülen talebin güvenliğinin sağlanması için mahkemeden geçici hukuki koruma talep edebilir. Geçici hukuki korumalar, esas dava açılmadan önce, esas dava açılırken veya esas dava süresince mahkemeden talep edebilir. Geçici hukuki korumalar temel olarak, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz başlıkları altında incelenebilir.
İhtiyati haciz ve ihtiyati tedbir, uyuşmazlıkta görevli ve yetkili olan mahkemeden talep edilmelidir. İhtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için alacağın ya da iddianın tam olarak ispatı aranmamakla birlikte, tedbir talep eden tarafın, haklılığını gerçeğe yakın şekilde ispatlaması beklenir.
İhtiyati Tedbir
İhtiyati tedbir, mevcut bir durumda meydana gelebilecek değişim nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkânsız hale gelmesi, gecikme nedeniyle bir sakınca veya ciddi bir zararın oluşması hallerinde mahkeme tarafından uyuşmazlık konusu üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilerek geçici koruma sağlanabilir. İhtiyati tedbirin temel amacı, konusu para olmayan davalarda, dava konusu üzerinde önleyici veya koruyucu tedbir alınmasıdır. Örneğin açılan dava bir taşınmazın devrine ilişkin ise, mahkemeden dava sonuçlanıncaya kadar taşınmazın üçüncü kişilere devrinin engellenmesi için ihtiyati tedbir istenmesi mümkündür.
İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Fakat mahkeme, resmi bir belge ya da kesin delil bulunması hallerinde teminat gösterilmesine gerek olmadığı yönünde karar verebilir.
İhtiyati Haciz
İhtiyati haciz, yalnızca para alacakları için verilebilen bir tedbir kararıdır ve para borçlarının ödenmesini güvence altına almaktır. Para alacağına karşılık, alacaklının likit ve likit olmayan varlıklarına ihtiyaten haciz konulur.
İhtiyati haciz talep edilebilmesi için kural olarak para alacağının vadesi gelmiş olmalı ve rehinle temin edilmemiş olması gerekir. Bununla birlikte, borçlunun muayyen bir yerleşim yeri yoksa ya da borcundan kurtulmak için kaçmaya hazırlanması veya kaçması hallerinde vadesi gelmemiş alacaklar için de ihtiyati haciz talep edilebilir.
İhtiyati hacizde de tıpkı ihtiyati tedbirde olduğu gibi, ihtiyati haciz talep eden tarafın teminat gösterme zorunluluğu vardır. Bir ilam, ilam niteliğinde belge veya başkaca haklı nedenlerin olması halinde mahkeme teminat gösterilmemesine karar verebilir.
Yabancıların Teminat Gösterme Yükümlülüğü
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (“MÖHUK”) 48. maddesine göre, Türk mahkemesinde dava açan veya davaya katılan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.
Türkiye ile davacının vatandaşı veya kayıtlı olduğu ülke arasında bu yönde bir anlaşma olması veya bir anlaşma olmamakla beraber karşılıklılık ilkesi doğrultusunda teminat yatırmamasına karar verebilir.
Teminat gösterme zorunluluğuna rağmen, mahkemece verilen süre içerisinde ilgili teminatı yatırmayan ya da göstermeyen kişilerin davası dava şartı yokluğu sebebiyle reddedilebilir. Türkiye’de kurulmuş olan tüzel kişilikler (yabancı sermayeli olup olmadığına bakılmaksızın) bu hüküm kapsamında değerlendirilmez.
Tahkim
Kanunun tahkim yolu ile çözümlenmesine izin verdiği konular kapsamında olmak koşuluyla, taraflar arasında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların mahkeme yerine, hakemler aracılığı ile tahkimde çözümlenmesi mümkündür. Uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözümlenmesi için taraflar arasında bir tahkim sözleşmesi veya aralarındaki ticari ilişkileri düzenleyen sözleşmelerde tahkim şartı olması gerekir. Taraflar arasında geçerli bir tahkim sözleşmesi veya şartı olması durumunda bile mahkemelerde dava açılabilir. Bu durumlarda, tahkim sözleşmesi ortaya konularak uyuşmazlığın mahkemede görülmesine süresinde itiraz etmek gerekir. Aksi halde, ilgili mahkeme uyuşmazlığın görülmesinde görevli sayılabilir.
Sonuç
Ticari davalar bakımından hazırlık ve dava aşamalarında yukarıda yer alınan temel konulara dikkat edilmesi gerekir. Uyuşmazlık tarafları, ilgili unsurlara bütüncül yaklaşımlar ile gerekli özeni göstermeleri halinde davalarda başarı ihtimallerini artırabilecekleri gibi yargılama sürelerinin önlenebilir nedenlerle uzamasını da engelleyebilirler.