21 Eylül 2020
Tasfiye Memurunun Sorumlulukları
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na (“TTK”) göre şirket tasfiyesi, şirket malvarlığının paraya çevrilerek alacaklı üçüncü kişilerle şirket arasındaki ilişkilerin sona erdirilmesi, (varsa) artan kısmın şirket ortakları arasında paylaştırılması ve şirket unvanının ticaret sicilinden silinmesi sürecini ifade eder. Tasfiye sürecini genel olarak yürütmeye yetkili kişiler ise tasfiye memurlarıdır. Tasfiye memurlarının bu süreçte sahip oldukları önemli rol kimi zaman sorumluluklarını da beraberinde getirebilmektedir. Bu yazımızda, ilgili süreçte gündeme gelebilecek olan tasfiye memurunun TTK hükümlerinden doğan sorumluluğunu inceledik.
Tasfiye Memuru Nedir ve Nasıl Atanır?
Tasfiye memurları, TTK doğrultusunda öngörülen tasfiye sürecini yürütecek olan kişi veya kişilerdir. Tasfiye sürecinin yönetilmesi için bir veya daha fazla tasfiye memuru atanabilir. Tasfiye memurları esas sözleşme ile belirlenmiş olabileceği gibi, genel kurul tarafından ayrıca atanabilir. Tasfiye memurları pay sahiplerinden veya üçüncü kişilerden olabilir. Ancak, tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması gerekmektedir.
Tasfiye Memurunun Sorumluluğu Nasıl Doğar?
TTK’nın 553. maddesi gereğince, tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde sorumlulukları doğar. Tasfiye memuru bu bağlamda şirkete, pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı kusurlarıyla verdikleri zararlar nedeniyle sorumludurlar.
Tasfiye memurunun sorumluluğu, şirket varlıklarının paraya çevrilmesi, alacaklılara ilanın ihmal edilmesi veya şirketin borçlarının tasfiyesi alanlarında ortaya çıkma ihtimalinin daha yüksek olduğu değerlendirilmektedir. Örneğin,
-
Şirket varlıklarının adil piyasa değerlerinin altında tutarlarla para çevrilmesi durumunda pay sahiplerine (ve muhtemelen alacaklılara),
-
Alacaklılara ilanın, kayıtlı alacakların ödenmemesi veya depo edilmemesinin hukuka uygun şekilde yapılmaması durumunda alacaklılara (daha fazla bilgi için linkteki paylaşımı okuyunuz),
-
Tasfiye memurunun hukuka aykırı davranışları nedeniyle şirkete idari yaptırımlar uygulanması durumunda şirkete;
karşı tasfiye memurunun sorumluluğu söz konusu olabilir.
İlgili sorumluluğun doğabilmesi için tasfiye memurunun kusurlu hareketi aranmaktadır. Kusur kavramı, kast ve ihmal hareketleriyle açıklanabilir. Somut olaylarda kusur, tasfiye memuru tarafından gerekli dikkat ve özenin gösterilip gösterilmediğinin araştırılması ile tespit edilir. Gerekli özenin gösterilmediğine dair iddiayi ispatlamak ise davacının yükümlülüğündedir.
Müteselsil Sorumluluk
Birden çok tasfiye memurunun atanmış olması durumunda kural olarak şirket tasfiyesinde rol alan tasfiye memurları, ortaya çıkan zarardan müteselsilen sorumludurlar. Ancak genel kurul kararı ile tasfiye memurları arasında görev dağılımı yapılmış ve tek başına işlem yapma yetkisi verilmiş ise her bir tasfiye memuru kendi yaptığı işlemler dolayısıyla bizzat sorumlu olacaktır.
Tasfiye Memuruna Karşı Kimler Dava Açabilir ve Zamanaşımı Süresi Nedir?
Şirket, pay sahipleri veya şirket alacaklıları, tasfiye memurlarının yükümlülüklerini ihlal etmeleri sebebiyle uğradıkları zarar için tazminat davası açabilirler. Dava, zararın ve sorumluluğun öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde zararı doğuran eylemin gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl içerisinde açılmalıdır. Ancak tasfiye memurunun fiili aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında suç meydana getiriyorsa, tazminat davası bu suç için öngörülen zamanaşımı süresi içinde de açılabilir.
Sonuç
Şirket, pay sahipleri ve şirket alacaklıları, tasfiye memurlarının kusurları ile neden oldukları zararlar için tasfiye memurlarının müteselsil sorumluluğuna gidebilirler. Tasfiye memurlarının, tasfiye sürecini TTK’nun ilgili düzenlemelere uygun yönetmesi, görevleri kapsamında özen ve dikkat yükümlülüklerini yerine getirmeleri tazminat talepleri ile karşılaşmamaları için oldukça önemlidir.