01 Mart 2020
Sosyal Kooperatifler ve Önemi
Kelimenin tam anlamıyla, kooperatif birlikte çalışma demektir. modeli olarak sosyal kooperatifler, sosyal fayda yaratma amacını ve girişimci ruhunu bir araya getiren yapılandırmalar olarak dikkat çekmektedir.
Kooperatifin genel amacı, aynı sosyal ortamda, meslek ve yaşam standardartlarında gönüllü olarak bir araya gelen üyelerin ihtiyaçlarının asgari maliyetle karşılamaktır. Kooperatifler, üyelerinin bir araya gelmelerini ve başka türlü yapamayacakları şeyleri yapmalarını sağlar. Böylece üyeler sermayelerini birleştirebilir, yatırım yapabilir ve kooperatif bünyesinde bir getiri elde edebilirler. Doğru kurgulanmış kooperatif modelleri, bireysel tasarrufların ekonomiye kazandırılmasını sağlar. Örneğin, inşaat kooperatifleri insanların küçük tasarruflarını kullanarak onların konut ihtiyacını karşılamak üzere kurulur. Ayrıca, inşaat sırasında işçileri işe alarak işsizliğin azaltılmasına yardımcı olurlar ve sonunda kamu yetkililerine ödenen vergi ve harçlar ile ülke ekonomisine katkıda bulunurlar.
Bu bağlamda kooperatifler, sosyal kalkınmayı hedefleyen, dayanışma ve işbirliği gerektiren bir model öngörmektedir.
Sosyal kooperatifler, kar amacı gütmeyen kuruluşların sosyal fayda yaratma amacını ve girişimci ruhunu bir araya getirme aracı olarak kooperatif modeller arasında çok fazla dikkat çekmeye başlamıştır. Bir sosyal girişimcilik modeli olarak, birçok AB ülkesi sosyal kooperatifler için yasal zeminler oluşturmuştur.
Sosyal kooperatifler, dezavantajlı bireylerin, özellikle de engellilerin, göçmenlerin ve uzun süreli işsizlikten muzdarip kişilerin toplum ve iş hayatına entegrasyonunu teşvik etmenin yanı sıra, onlara sosyal, sağlık, eğitim ve çevre hizmetleri sunmaya odaklanmaktadır.
Sosyal kooperatiflerde, karar alma sürecinde üyeler de dahil olmak üzere demokratik bir yapı ile yukarıdan aşağıya değil aşağıdan yukarıya akar.
Kamu yararına yönelik sosyal kooperatifler kar aramazlar. Maddi katma değer yerine sosyal katma değer yaratmaya odaklanırlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 171. maddesi, Devletten kooperatifçiliğin gelişmesini sağlamak için tedbirler almasını şart koşar. Buna göre, Ticaret Bakanlığı’na 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu gibi yasal düzenlemeler çerçevesinde kooperatifçilik geliştirme görevi verilmiştir. Özellikle son birkaç yılda (Suriyeli mültecilerin Türkiye'ye gelmesiyle ortaya çıkan sorunların etkisiyle) halka açık projeler, sosyal kooperatifler gibi yeni istihdam alanlarının yaratılması, girişimcilik ve işbirliği kültürünün geliştirilmesi, gelir, sosyal sermayenin artırılması, gelirlerin adil dağıtılması ve yoksulluğun azaltılması gibi ekonomik ve sosyal işlevleri destekleme ihtiyacını vurguladı.
Türkiye’de şu anda sosyal kooperatifler için özel bir mevzuat bulunmamakla birlikte, mevcut yasal düzenlemelerle bir sosyal girişimcilik modeli oluşturulabilir ve uygulanabilir (örneğin, Kooperatifler Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu). Mesela, SADA Kadın Üretim ve İş Kooperatifi, bu yıl BM Kadın Birimi, ASAM ve ILO ortaklığında “Suriyeli Kadınların ve Kızların Dayanıklılığının Güçlendirilmesi” projesi kapsamında Türk, Suriye, Irak, Afgan ve İranlı kadınlar tarafından kuruldu. SADA ambalaj, tekstil ürünleri ve yöresel mutfak ürünleri üretecek ve böylece çatısı altındaki kadınlara hem istihdam hem de gelir sağlayacaktır.
Sosyal kooperatifler gibi modeller, mülteciler gibi dezavantajlı grupları güçlendirmek, topluma entegre etmek ve geçim kaynaklarını istihdam yoluyla desteklemek için kullanılmalıdır. Bu model özellikle sivil toplum kuruluşlarının finansmanı ile yürütülen projelerin hedeflerinin ve etkilerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması için uygundur. Sosyal kooperatiflerin kullanımı, finansman sağlayan kurum ve / veya kuruluşlardan hesap verilebilirlik ve şeffaflık açısından ortaya çıkabilecek endişelerin giderilmesi üzerinde de olumlu bir etkiye sahip olacaktır.
Sonraki yayınımızda, kooperatiflerin Türk Hukukunda nasıl düzenlendiğini anlatacağız.